25 Kasım 2012 Pazar

Ruhunu Karanlığa Kiralamış Bütün İnsanlara...

Blogger Notu: Şu yaptığımın benim için ne kadar zor olduğunu anlatamam. Ben ki program yapsam kıskançlığımdan konuk almam programa ama uzun zamandır aklımdaydı. Bloguma misafir yazar alayım birileri gelsin bişeyler anlatsın diye. İlk yazı çok sevdiğim birinden geldi. Buyrun acıyla okuyun...


     Gidişiyle sevindiren insan olmak mümkün müdür? Ya da şöyle soralım, kalmak her zaman 'doğru' olanı yapmak mıdır? Acaba 'doğru' diye bir şey var mıdır?

      Çocukluğumda bir yerlerde okuduğumda çok da anlam veremediğim bir cümleydi: "Her ölüm erkendir." Şimdi düşündüğümde aslında anlamsızlığı değil eksikliği gözüme çarpıyor; ölüm değil her gidiş erkendir. İnsan, mevcut durumunu sürdürmeyi, küçük ama güvenli dünyasında nefes almayı bilinçsizce istiyor. Sanki sahip olduğu her ne var ise hepsini 'savaşarak' elde etmişçesine...

       Acaba bir insanın sevgisini kazanmak mı daha zordur, yoksa güvenini kazanmak mı? Hangi büyük duyguyu daha çabuk harcar insanoğlu? Birisine seni seviyorum demenin Tanrı'ya inanmaktan ne kadar farkı olabilir? Daha düne kadar kahvesini şekersiz mi yoksa çok şekerli mi içtiğini dahi bilmediğimiz bir yabancıya güvenmeye bizi iten şey nedir? Başka bir insanın hayatını altüst eden bir "aşk" bize sonsuz mutluluğu getirecek bir tren midir; yoksa bütün gemileri yakan, bitmeyecek bir ateş midir?

      Şimdi arkamızda bıraktığımız bütün sevdalara baktığımızda; "O adam ben olabilirdim."ler vardır. O adam olmamayı biz seçmişizdir çoğu zaman. "O"nlar sıradan olanı, yavan olanı, olması gerekeni seçmişlerdir. Günde üç öğün yemek yemeyi, ev kiralarını ve taksitlerini zamanında ve eksiksiz ödemeyi, hafif kitaplar okumayı, büyük sorulara cevaplar aramamayı, intihara teşebbüs etmemeyi, hep aynı saatlerde yatağın aynı tarafına yatmayı seçmişlerdir. Onlar aşkı açılmamak üzere kutulara kapatmayı seçmişlerdir.

      Oysa biz ağız dolusu kavga edebilmeyi istemişizdir. Onu delice severken canını yakabilmek için intihar etmeyi,  türlü sürprizleri, paylaşılan hayalleri, yaşanan hayal kırıklıklarını, sanattan, felsefeden sert tartışmaları, cebimizde kalan son 5 liranın yarısıyla ona alabileceğimiz bir çiçeği, aşkı bütün çıplaklığı ile yaşayabilmeyi, bunun için gerektiği zaman gidebilmeyi seçmişizdir.

     Bu gidişler bizi görece yüce ve değerli kimseler yapar. "O"nlar mutlu ve huzurlu ilişkilerinde bizi akıllarına getirmeden ama kalbinden sökemeden yaşadıklarını düşünürler. Ama gün gelir, duymak istemedikleri ses kulaklarında çınlar. Bir mektup alırlar belki adını bile unuttukları ama kalplerinde yara izi mevcut bir başkaldırıştan: "Ben gidişiyle sevindiren birisiyim."

     Şimdilik burada kalsın sözcükler. Durup düşünmek için; http://www.youtube.com/watch?v=JHn0TNMOTTI

Hayat Sakini...

Ben Bi Kez...



      Siz hiç haksızlığa uğradınız mı? Ben bi kez uğradım...
      Ne olduğunu anlamadan, kendi söylediğimi kendim bile unutmuşken, bambaşka hayaller kurarken, kendimi açıklamama fırsat tanınmadan bi akşam vakti her şey yolunda giderken uğradım. Ama amalarım içimde patladı, kıp kıp olup kaldım, içim yandı, bi üşüme sardı, anlatamadım. Ne cesaret edip konuşabildim ne boşverip uyuyabildim. Gözüm daldı, içim acıdı, ağlayamadım bile kalakaldım...

       Siz hiç birinin en kolay vazgeçtiği oldunuz mu? Ben bi kez oldum...
       Her şeyi olmak istemezken, kendime minnacık bi köşe bulduğumu düşünürken, zararsızlığıma kendimi inandırmışken ve en önemlisi ne olursa olsun vazgeçmeyeceğime dair kendi  kendime sözler vermişken. Vazgeçildim. Düşünmemeye zorladım kendimi, kafamdan atamadım. Ağır geldi, şarkılara sarıldım.

        Siz hiç birine gitme diye yalvardınız mı? Ben bi kez yalvardım...
       “Sen gidersen ağzıma sıçılır”. Düşünmeden, sorgulamadan, ezikliğime bakmadan, gururumu sallamadan, egolarımla mücadele etmeden. Ne bi daha aynaya baktığımda kendime kızacağımı düşündüm ne O’nu her gördüğümde hatırlayacağımı. Gitmesin istedim. Kızsın, sövsün ama gitmesin. Afilli cümleler  kuramadım daha fazlasını söyleyemedim. Çaresizce döküldü ağzımdan.

         Siz hiç keşke ölsem diye ağladınız mı? Ben bi kez ağladım...
         Canımı yakanın canını yakamayacağımı bildiğimden, kendi acımla mücadele edemediğimden, elimden bi şey gelmediğinden, umudumu tamamen yitirdiğimden belki sadece ben ölürsem biter diye düşündüğümden. Geçmedi içimin acısı, ölmedim de sabaha kendi acımla büyümüş olarak uyandım. İçimde bi burukluk kaldı, hiçbi şey olmamış, gece hiç yaşanmamış gibi davrandım...

          Sonunu bağlamıcam bu yazının. Bu sefer kendim için yazdım. Yıllar sonra dönüp okuduğumda yaşadığım acıyı tekrar anayım kimse için kendimi bu kadar acıtmayayım...

***Okurken dinlenilesi şarkı için bakınız: http://www.youtube.com/watch?v=Pf6TlRK2ijc

17 Kasım 2012 Cumartesi

Erkekler De Yanar

            Kaç yaşında olursa olsun skor hanesinde minimum çift haneli sayılar yazan, gecede 5 posta atan, alemlerden kız götürme konusunda yedi cihana nam salan, içip içip sarhoş olmayan, peşine düşen manken gibi hatunlara yeri geldiğinde dönüp bakmayan, gerekirse 10 adama tek başına dalan, spor salonunda en son 60 kilonun altına yatan, her koşuda en az 10 km yapan, yolların tozunu attıran, elinden bi uçan bi kaçan kurtulan ama iş aşka gelince 7. Yaş  gününden el sallayan erkekler, erkeklerimiz... Bi yaklaşın bişi anlatıcam.

            Biliyorum efsanesiniz, ağamsınız, paşamsınız ama kabul edin aşık olduğunuzda her şeyi elinize yüzünüze bulaştırmak konusunda ustasınız. Sonra dönüp hatun cinsini suçlamayın diye nacizane önerilerimi sunuyorum:

1-     Sevdiğini Söyle:
Bunu açıklamıycam hiç söyleyemiyosan zaten yazının devamıyla ilgilenme.

2-    Aradaki Farkları Kabul Ederek Başla:
Gezegenler mevzusuna hiç girmiycem. Farklıyız kabul edin- dur yok memeden bahsetmiyorum- cümle kurarken  karşındakinin hatun olduğunu unutmadan cümle kuracaksın. En basit cümlenin bile altında 17 tane farklı anlam arayan bi cins var karşında. Nasılsın? Diye sorsan hmm kötü olmam gerekiyo kesin bişey olduya bağlayabilcek hatunlarız. Sen ne söylersen söyle, anlamak istediğimiz şekilde anlarız. O yüzden konuşurken bi dur bi düşün. Kelimeleri dikkatli seç.

3-     Kıskan ama Bokunu Çıkarma:
En feministimiz, en bağımsız ayağına yatanımız hatta en özgürlük bağımlısı olanımız bile kıskanılmayı sever. O etrafta ay kıskanmasın şeklinde gezmeler hikaye inanma. Kıskan ama kıza nefes alacak alan dahi bırakmadan yapma bunu. Gece dışarı çıktığında sana nerde ve kimlerle olduğunu söylüyosa ve seni ara ara olan bitenden haberdar ediyosa rahat ol bi halt yemiyo kızcağız. Senle çıkarken minilerini giyiyosa ekstra süsleniyosa yine rahat ol emin ol sana süsleniyo. Ömrünü yeme giyimi kuşamı çok hoşuna gitmiyosa hemen öküzleşme oturduğunuz yerde üzerine bişi ört hoşuna bile gider bi daha ki sefere dikkat eder. Emir kipiyle yapmıcaksın, görüşmiceksinlere hiiiç girme ters teper bi önceki maddeyi dikkate al güzel güzel ikna et.

4-     Erkeksin Sen Trip Atma Bi Zahmet:
Trip atma kızların tekelinde bi mevzu trip attığında mızmız gibi göründüğünü unutma. Gerekirse kavga et ama tribal hareketlere girme. Hoşlanmadığın bişi olduğunda hemen somurtma yok bişi tamam ya da yapma. Adam gibi geç kızın karşısına anlat ne derdin varsa. Kavga etmekten, kaybetmekten korkma delikanlılığından puan topla.

5-      Eve Gidince Mesaj At Deme:
İmkanın varsa kızı evinden al evine bırak. Ha yok benim arabam bile yok diyosan kısa mesafede gerekirse taksi kullan ama kızı gecenin bi vakti evine bi başına yollama veya yolluyosan bu yalandan Eve Gidince haber ver isteğine hiiç girme. Ulan kocaman şehir o bi uçta ben bi uçta nasıl olacak diyosan ya gündüz buluşmayı tercih et ya kızı sende-sana yakın bi yerde kalmaya ikna et veya bi zahmet kıza yakın lokasyon tercih et.

 6-        Cool Olmaya Kasma:
Aşık oldum hatun farkederse götü kalkar en iyisi ben Cool oluyum da şımarmasın tavrına bürünme. Mesajlarına geç cevap vermeler, aradığında duymadım ayağına yatmalar, mesafeli duruş sergilemeye çalışmalar hatun milletini uzaklaştırır. E malum delikli boncuk yerde kalmaz sen kaybedersin. Ha git köpek ol seviyorum ulaaan naraları at demiyorum ama bu tarz ayak oyunlarına girme. İçinden geleni yap Aşık erkeğin kıymetini biliyoruz merak etme.

 7-       Hatundan Korkma:
En tehlikelimiz bile aşık olduğunda bambaşka bir ruh haline bürünüyoruz unutma. Bi önceki ilişkinde yediğin kazıkların acısını çıkarma. Önyargıyla yaklaşma.  Beni terkeder bu ben başedemem bunla korkularıyla ne kendini ye ne ilişkiyi harca. Sahiplendiğini hissettir, güven duygusunu yerleştir, O’nun olduğunu hissettir bak bakalım içinde şeytani duygulara yer kalıyo mu. Bunları yapabiliyosan Verystone söylemişti dersin yanından Ryan Gosling’ler, Kenan’lar, Kıvanç’lar geçse dönüp bakmaz abla korkma.

 8-       Kötü Davranma:
Artık ilkokul çocuğu değilsin, değiliz. Bundan yıllar öncesinde kaldı sevgini saç çekerek, çelme takarak göstermeler. Sevdiğin insanın canını acıtma. Gözünün içine bakarak kıskandırmalar, terslemeler, durduk yere bağırıp çağırmaları artık sevgi gösterisi olarak algılamıyoruz değer vermiyo adama inanıyoruz. Kaybetmek istemiyosan çocuklaşma. Ne yaparsam yapayım seviyo nasılsaya kapılma pat diye ortada kalırsın sen iyi davran ki sevildiğini anlasın.

  9-         Dengesiz Olma:
İki ileri bir geri sadece mehteran bölüğüne yakışan bi hareket. Bi gün ilgiye boğup, ertesi gün sallamamazlık yapma. Söz veriyosan cayma. Sevginde de , ilginde de, tavrında da kararlı ol. Kızın kafasını karıştırma.

10-       Karakterinden Vazgeçme:
Ne olursa olsun karakterli erkekleri sevdiğimiz gerçeğini unutma. Hatun hayatına girdikten sonra sırf aşkından tanınmayacak hale gelme. Kendi ilkelerin doğruların olsun bunları hatun kişiye söyle ve zaman içinde aşkın derinleşti diye yapmam dediğin şeyleri yapar, hatun nereye çekse gider bi moda bürünme. Duruşundan vazgeçme.

11-     Duygusallığa Sözüm Yok Ama Vıcık Vıcık Romantikleşme:
Bakma sen çiçekler, böcekler diye gezdiğimize şu bi gerçek ki ruhunda azıcık öküzlük barındırmayan adamları pek sallamıyoruz. Duygusallıkla romantizmi birbirinden ayır önce. Şiirlerle, kalıplaşmış cümlelerle, hiç düşünülmeden alınmış kırmızı güllerle gelme. Aklına düştüğünde kurduğun bi cümle, bi hitap şekli, bi bakışla yakalarsın gerekli ambiansı klişelerle ömrümüzü yeme.

            Ha bunların hepsini yaptın/yapıyosun ve yine aşık olduğunda s.çıyosan sebep olan hatuna iki çift lafım var bana yolla.

Okurken Dinlenilesi Şarkı İçin Bakınız: http://www.youtube.com/watch?v=mKXeZIlfi1o

11 Kasım 2012 Pazar

Biliyorum...


               Biliyorum hiç bi zaman sevmeyeceksin beni! Yok korkma hemen benim sevdiğim gibi bi sevmek beklemiyorum senden. Herhangi bir insanı sevmek gibi bi sevmek de değil kastettiğim. Hayatında varlığını istediğin bi insanı sever gibi sevsen razıyım. Hatta bazen çok büyük bi istek olmayacaksa yakın bi arkadaşı sevdiğin gibi sevsen diyorum.  Hiç olmazsa uzak kalmalar, ayrı durmalar olmasa. Çok şey istiyorum biliyorum...

                Biliyorum hiç bi zaman sevmeyeceksin beni! Hayallerim olmayacak benim senle ilgili. Ne saatlerimizi birlikte geçirdiğimizin, ne elele kolkola yürüdüğümüzün ne de içimizden geldiği gibi öpüştüğümüzün düşüncesi gelmeyecek aklıma.  Ama daha basit daha sıradan hayaller kurmaya engel olamıyorum. Bi sabah mesaj sesinle uyanmak, bi gece çalan telefonda sesini duymak bi bahaneyle karşı karşıya gelmek gibi. Hayaller kurarken korkuyorum...

                Biliyorum hiç bi zaman sevmeyeceksin beni! O yüzden gidemiycem ben hiç senden. Biliyorum ki her giden bi beklentiyle gider. Ya yokluğu farkedilsin ister  ya durdurulsun daha gitmeden. Veya kıymetini anlasın geride kalan, gitmesine izin veren. Denedim ben gitmeyi sen hiç farkertmeden. Gidişimi sadece kendim bildiğimden, tavşan dağ hikayesinin ötesine geçmedi gidişlerim. Defalarca gittim. Sen hiç dön demedin gittiğim gibi sessizce döndüm. Beklentisizim gidemiyorum...

Biliyorum hiç bi zaman sevmeyeceksin beni! İnanmıyosun bile sevdiğime.  Anlamsız geliyo yaptıklarım, gülüp geçiyosun cümlelerime. Hayatını altüst edeceğimi düşünüyosun belki. Belki başına bela olacağımdan korkuyosun. Ordan bakınca gurursuz göründüğümü  de biliyorum amaçsızca peşine düşüşlerimden sıkıldığını da. İşin kötüsü şu ki ne inanman için bi şey yapabiliyorum ne de sıkmayacak kadar uzak durabiliyorum. İnandırmaya çalıştıkça uzaklaştırıyorum seni kendimden. Yakınlaşmandan vazgeçtim uzaklaşmana engel olamıyorum...

Biliyorum hiç bi zaman sevmeyeceksin beni! Özlemlerim bi anlam ifade etmeyecek senin için. Gel desem gelmeyeceksin sen hiç çağırmayacaksın beni. Başka başka insanlar olucak yanında yakınında. Sen başkalarıyla sohbet edip, güleceksin. Bi derdin olduğunda yanında istediğin ben olmıcam hiç bi zaman. Mutlu olucaksan birileri olsun yanında yeter ki mutsuz olma diye düşünücem, derdin olmasın yanıma hiç dertle koşma sen isticem. Yüzündeki gülümsemenin sebebi ben olamıycam bi başkası olucak içim yanıcak. Bi kıskançlık sarıcak her yanımı. Herkes sana kötü niyetlerle yaklaşıyo sanıcam. Ben seni özlerken işte o birileri senin yanında olucak, sana benim baktığım gibi bakıcak, sesini, sohbetini, kahkahalarını onlar duyucak.  Umutsuzca kıskanıyorum...

                Biliyorum hiç bi zaman sevmeyeceksin beni! Üstelik kızamıyorum da sana bunun için. Sen hiç umut vermedin. Hiç sev demedin. Hatta çoğu zaman hissettirdin sen de sevme dedin. Ne ettiysem ben kendi kendime ettim. Çocukluk benimkisi onu da biliyorum. Bi bilsen neler düşünüyorum sevmemek için seni. Bambaşka işlerde hayal ediyorum, yaşlandığını, saçlarının döküldüğünü, kocaman bi göbeğin olduğunu. Sonra çirkinleştirdiğim hayallerimde bile yanına yakıştıramıyorum kendimi. Sadece seviyorum...

Biliyorum hiç bi zaman sevmeyeceksin beni! Ama izin ver ben bildiğim gibi seveyim seni...

***Okurken dinlenilesi şarkı için bakınız: http://youtube.com./watch?v=jLTQ-6jYYbs 

5 Kasım 2012 Pazartesi

Boşluk


      Biri gelir girer hayatına. Bu bazen uzun zamandır tanıdığın bazense yeni karşılaştığın birisidir. Herşeyin tamam olduğunu düşündüğün hayatında bi noksanı tamamlamak misyonuyla gelmiştir sanki. Ne olduğunu anlamadan çok sorgulamadan alır başköşeye yerleştirirsin misafir olduğunu bilmeden. Geldiği anda günler O’nla geçmeye başlar, öncesi yoktur sonrası düşünülmez. Gözünü açar açmaz aklınıza ilk O  gelir, günlük yaşanan rutin olaylar O’na anlatılacak birer hikayedir,  giyinip süslenmelerin, anlamsız gülümsemelerin sebebidir. Tüm iletişim araçları can dostun olur. Mesaj sesleri, whatsapp uyarıları, gelen mail bildirimleri, telefon melodileri O’ndan haber verir.  Telefon yastığın altında bir yer edinir kendine.  Ertesi gün görme ihtimali varsa uykusuz geçen gece koymaz, acıkmazsın. Besler seni, kurdurduğu hayallerle dinlendirir,  hayatının en güzel günlerini anlarını yaşarsın. Paylaştıkça içinde ağırlar, ağırladıkça bağlanırsın. Kimi zaman yaşadığının bi ismi vardır, kimi zamansa isim bile koymaya fırsat bulamazsın. Yaşarsın...

      Sonra...Bi gün misafir ansızın kalkar gider. Belki sıkılmıştır, belki sevmemiştir, belki sen o insan değilsindir, belki aklı hala gitti sandığı kendi misafirindedir, belki imkansızsındır, belki korkmuştur, belki gitmesi gerekmiştir, belki mesafeler girer, belki, belki belki...O bir sürü belkiyle gider. Sana bir sürü yoksa ve keşke kalır. Sadece bunlar da kalmaz üstelik yoksalar giderilir, keşkeler unutulur ama bi sürü hatıra da bırakır giderken yaşadıkça hatırlatacak cinsinden. Bir şarkı bırakmıştır sana bi yerde birlikte dinlemişsinizdir veya O çok sevdiğini söylemiştir duydukça boşluğu acır. Bi kelimeyle hitap etmiştir günün birinde- farkında olarak veya olmayarak- biri gelir öyle seslenir boşluğu acır. Birlikte gidilen bi mekana gidilir göz dalar O’nla gelinen zamanlar hatırlanır boşluğu acır. Birinin sigara içişi, birinin gülüşü, birinin konuşması O’nu andırır boşluğu acır. Birilerinin telefonuna mesajlar gelir sesi duyarsın umutla kendininkine bakarsın boşluğu acır. Yemekte sipariş verirken O’nun sevdiği yemeği söylediğini farkedersin boşluğu acır. Geceleri yatmadan sabahları uyandığında O’nla yapılan muhabbetleri ararsın boşluğu acır. Sana verdiği küçük bi not, elinin değdiği bi eşya, sana yaptığı bi güzellik durduk yere aklına düşer boşluğu acır. Bi yerlerde ismini duyarsın, O’nlu hikayeler anlatılır boşluğu acır. Kalbin acıyo sanarsın bi zaman ama boşluğudur acıtan. Yine uyuyamazsın, acıkmazsın...Önce umutlarına sarılır sonra kendini suçlamaya başlarsın. Giden memnundur yerinden sana bıraktıklarından habersiz,  hayatına devam eder sen O’ndan kalan ve acıyan bi boşlukla yaşamaya alışmaya başlarsın. Önce hafifler acısı zamanla geçer...Ama boşluğu dolduramazsın.

       Sen üzülme diye gidiyorum bahanedir O yüzden. Giden ne yaparsa yapsın kalana hatıraları kadar bi boşluk bırakır. Ve kim ne derse desin her gidenin boşluğu kalır...

***Okurken dinlenilesi şarkı için bakınız : http://www.youtube.com/watch?v=MARfCZOAJ4c