14 Eylül 2013 Cumartesi

Hasta...

                Sağlıklı bi insan olduğum söylenemez. Çok küçükken başladı doktor, hastane maceralarım. Hal böyle olunca kendimle ilgili 40 yaşımdan üstüyle ilgili bi beklentim de olmadı hiç. Bademcik iltihabından muzdarip bi insan olarak konuyu çok abartmamam gerekir biliyorum ama Tıp camiası ve yaşamımın her noktasına etki eden Türk filmleri sağolsun ben abartmasam da bi şekilde beni drama kraliçesi yapmaya and içmiş sanki.

                Olay aslında bundan 6 yıl öncesine dayanıyo. 6 yıl önce kendimi nefessiz hissetmeye başladığım bi dönemde bi şekilde Göğüs hastalıklarına muayeneye gitmemle başladı lanet. Gittiğim doktor konuyu astımla başlatıp nasıl olduğunu anlamadığım bi şekilde “Ben sizde akciğer kanserinden şüpheleniyorum”a bağladı. Ertesi gün akciğer tomografisi çekmek üzere randevu verip beni eve gönderdi. Yol boyunca 40 numara ayaklarıma bakıp ben daha ufacığım kanser olamam diyerek ağladığımı hatırlıyorum. Sonrasında tomografiler, başka doktorlara göndermeler derken başladığımız noktaya döndük astım olduğuma karar verdi ve ben tekrar rutin hayatıma döndüm. 2 yıl her hastalığımı astıma bağladıktan sonra bambaşka şikayetlerle bambaşka bi doktorda buldum kendimi bu sefer ki doktorum da diğerini aratmadı şükür “Hmm siz lösemi olabilirsiniz bi bakalım” cümlesiyle beni yeni bi krize soktu o zamanlar tabi sona bu kadar yakın olmadığım için takmadım sadece tahlil sonucu beklerken biraz gerildim. Sonuç vitaminsiz kaldığım çıktı bi krizi daha atlatmanın verdiği heyecanla rutinimi hiiç bozmadım. Taa ki geçen haftaya kadar.

                Son bi yıldır yirmi günde bi hastalanmam, vücudumda çıkan anlamsız morluklar, geceleri alakasız saatlerde başlayan ateş (Onun sebebi başka biliyorum J) çokta salladığım bi durum değildi. Deneyimli hasta olmanın avantajıyla hastalığıma neyin iyi geldiğini de biliyorum çoğu zaman doktora bile gitmeden 6 iğneyle hayatıma devam ediyodum. En son tatilde de hastalanınca yeter laan oldum galiba ve kendimi nam salmış efsanevi bi doktorda buldum. Klasik muayene, benim doktora anlamsız sorularım derken bi dizi tahlil istemiyle çıktım doktordan. Tahlillere bakınca durumum çok iç açıcı görünmüyo farkındayım ama çokta ses çıkarmadım açıkcası. İstenen 10 tahlilden 6’sı lösemi olup olmadığımı anlamaya yönelik. Amaan yine vitaminsizim kesin derken tahlil sonuçlarım çıktı. Öncesinden deneyimliyim lösemi miyim diye bakılan tahlil sonuçlarında bi abukluk var. Google zaten koydu teşhisi kesin lösemiyim. İlk kez ahaa sıçtık oldum. Doktora gidicem gün hayat nasıl anlamsız geliyo anlatamam iş yerinde randevu saatini bekliyorum ama şirkette duramıyorum, birileriyle konuşurken sarılıp ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Neyse randevu saati geldi gittim doktora doktor bi sonuçlara baktı bi bana baktı:

-Bademcikler lenfotik organlar, akla başka şeyler getiriyo tahlil sonuçları aslında KLL (Kronik Lenfotik Lösemi) yaşlı hastalığı ama bi hematolog görsün ben yorumlayamam. Hadi hemen Hematologa çıkalım bi.

            Dedi benim bakışlar düştü neye uğradığımı şaşırdım. Ama ama hep böyle oluyodu sonra ben vitaminsiz oluyodum. İlk kez ciddiye alınası bi haldeyim ama bildiğin biliçsizim. Yol boyunca yakın gördüğüm herkese haber verdim –ki hazırlıklar yapılsın- çünkü sahneye Türk filmlerinden hazırlıklıyım hastanız lösemi yani kan kanseri repliği duyucam yakın zamanda muhtemelen çok uzun da yaşamıycam son zamanlarımda herkes destek olsun hissindeyim. Eve döndüm. Anneme bi şey söyleyemiyorum üzülmesin kadın (yine bi Türk filmi hareketi en sevdiğinden sakla hatta kötü davran ki unutsun seni) abimle odalara kapanıp tahlil sonuçlarımı konuşuyoruz. Garibim abimin bakışlar değişmiş gözleri dolu dolu bakıyo ben de ideal bi drama kraliçesi olarak rolümün hakkını veriyorum tabi her zamankinden daha şirin daha neşeli haller ben üzülmüyorum modu. Gece yatağa yattım başladı kabus e benim şimdi saçlarım dökülücek ama kafam eğri saç olmazsa ortaya çıkar neyse peruk takarım, işlerim nolcak kemoterapi almadığım zamanlarda çalışırım millet böylesi haberlerde kalan zamanını nasıl iyi değerlendireceğini düşünür ben baya baya zırvalıyorum aklımdan cenaze fotoğrafımdan nereye gömüleceğime kadar her şeyin planını yaptım. Neyse ki abim benim bu durumuma çok dayanamadı tahlil sonuçlarımı aldığı gibi konunun namlı doktorlarından birisinin kapısını çaldı ve Çarşamba sabahı hayatım yeniden başladı. Evet yine korkulucak bi şeyim çıkmadı kansızmışım araştırılsın buyurmuş doktor ama daha bi müddet buralardaymışım. Herkese tekrar haber salındı Çarşambadan beri kutluyoruz yeni hayatımı.

Bütün bu yaşadıklarımdan çok farklı sonuçlar çıkarmamı bekliyo herkes farkındayım, yeni bi hayat, kendime biraz daha dikkat ama işte insan lönk diye değişmiyo o yüzden üzgünüm ama bana bu hikayeden sonuç olarak iki şey kaldı:

            Birincisi bi dostumun kurduğu cümle “ Verystone böylesi dramlar hep büyük mutluluklardan sonra yaşanır korkma sen daha hiiç mutlu olmadın” gerçeği. İkincisi ve aslında hikayenin kendi adıma özü; Ömrümü çürüten bu hastalık hallerim falan değil benim, kansızlık falan hikaye bazı insanların yokluğuna tepki veriyo vücudum her hücresiyle.

***Okurken dinlenilesi şarkı için bknz: http://www.youtube.com/watch?v=H2fInJ1T7OI