Sağlıklı bi insan olduğum söylenemez. Çok küçükken başladı
doktor, hastane maceralarım. Hal böyle olunca kendimle ilgili 40 yaşımdan
üstüyle ilgili bi beklentim de olmadı hiç. Bademcik iltihabından muzdarip bi insan
olarak konuyu çok abartmamam gerekir biliyorum ama Tıp camiası ve yaşamımın her
noktasına etki eden Türk filmleri sağolsun ben abartmasam da bi şekilde beni
drama kraliçesi yapmaya and içmiş sanki.
Olay
aslında bundan 6 yıl öncesine dayanıyo. 6 yıl önce kendimi nefessiz hissetmeye
başladığım bi dönemde bi şekilde Göğüs hastalıklarına muayeneye gitmemle
başladı lanet. Gittiğim doktor konuyu astımla başlatıp nasıl olduğunu
anlamadığım bi şekilde “Ben sizde akciğer kanserinden şüpheleniyorum”a bağladı.
Ertesi gün akciğer tomografisi çekmek üzere randevu verip beni eve gönderdi. Yol
boyunca 40 numara ayaklarıma bakıp ben daha ufacığım kanser olamam diyerek ağladığımı
hatırlıyorum. Sonrasında tomografiler, başka doktorlara göndermeler derken
başladığımız noktaya döndük astım olduğuma karar verdi ve ben tekrar rutin
hayatıma döndüm. 2 yıl her hastalığımı astıma bağladıktan sonra bambaşka
şikayetlerle bambaşka bi doktorda buldum kendimi bu sefer ki doktorum da
diğerini aratmadı şükür “Hmm siz lösemi olabilirsiniz bi bakalım” cümlesiyle
beni yeni bi krize soktu o zamanlar tabi sona bu kadar yakın olmadığım için takmadım
sadece tahlil sonucu beklerken biraz gerildim. Sonuç vitaminsiz kaldığım çıktı
bi krizi daha atlatmanın verdiği heyecanla rutinimi hiiç bozmadım. Taa ki geçen
haftaya kadar.
Son bi
yıldır yirmi günde bi hastalanmam, vücudumda çıkan anlamsız morluklar, geceleri
alakasız saatlerde başlayan ateş (Onun sebebi başka biliyorum J) çokta salladığım bi
durum değildi. Deneyimli hasta olmanın avantajıyla hastalığıma neyin iyi
geldiğini de biliyorum çoğu zaman doktora bile gitmeden 6 iğneyle hayatıma
devam ediyodum. En son tatilde de hastalanınca yeter laan oldum galiba ve
kendimi nam salmış efsanevi bi doktorda buldum. Klasik muayene, benim doktora
anlamsız sorularım derken bi dizi tahlil istemiyle çıktım doktordan. Tahlillere
bakınca durumum çok iç açıcı görünmüyo farkındayım ama çokta ses çıkarmadım
açıkcası. İstenen 10 tahlilden 6’sı lösemi olup olmadığımı anlamaya yönelik. Amaan
yine vitaminsizim kesin derken tahlil sonuçlarım çıktı. Öncesinden deneyimliyim
lösemi miyim diye bakılan tahlil sonuçlarında bi abukluk var. Google zaten
koydu teşhisi kesin lösemiyim. İlk kez ahaa sıçtık oldum. Doktora gidicem gün
hayat nasıl anlamsız geliyo anlatamam iş yerinde randevu saatini bekliyorum ama
şirkette duramıyorum, birileriyle konuşurken sarılıp ağlamamak için kendimi zor
tutuyorum. Neyse randevu saati geldi gittim doktora doktor bi sonuçlara baktı
bi bana baktı:
-Bademcikler lenfotik organlar, akla başka şeyler getiriyo
tahlil sonuçları aslında KLL (Kronik Lenfotik Lösemi) yaşlı hastalığı ama bi
hematolog görsün ben yorumlayamam. Hadi hemen Hematologa çıkalım bi.
Dedi benim bakışlar düştü neye uğradığımı şaşırdım. Ama ama
hep böyle oluyodu sonra ben vitaminsiz oluyodum. İlk kez ciddiye alınası bi
haldeyim ama bildiğin biliçsizim. Yol boyunca yakın gördüğüm herkese haber
verdim –ki hazırlıklar yapılsın- çünkü sahneye Türk filmlerinden hazırlıklıyım
hastanız lösemi yani kan kanseri repliği duyucam yakın zamanda muhtemelen çok
uzun da yaşamıycam son zamanlarımda herkes destek olsun hissindeyim. Eve döndüm.
Anneme bi şey söyleyemiyorum üzülmesin kadın (yine bi Türk filmi hareketi en
sevdiğinden sakla hatta kötü davran ki unutsun seni) abimle odalara kapanıp
tahlil sonuçlarımı konuşuyoruz. Garibim abimin bakışlar değişmiş gözleri dolu
dolu bakıyo ben de ideal bi drama kraliçesi olarak rolümün hakkını veriyorum
tabi her zamankinden daha şirin daha neşeli haller ben üzülmüyorum modu. Gece yatağa
yattım başladı kabus e benim şimdi saçlarım dökülücek ama kafam eğri saç
olmazsa ortaya çıkar neyse peruk takarım, işlerim nolcak kemoterapi almadığım
zamanlarda çalışırım millet böylesi haberlerde kalan zamanını nasıl iyi
değerlendireceğini düşünür ben baya baya zırvalıyorum aklımdan cenaze
fotoğrafımdan nereye gömüleceğime kadar her şeyin planını yaptım. Neyse ki abim
benim bu durumuma çok dayanamadı tahlil sonuçlarımı aldığı gibi konunun namlı
doktorlarından birisinin kapısını çaldı ve Çarşamba sabahı hayatım yeniden
başladı. Evet yine korkulucak bi şeyim çıkmadı kansızmışım araştırılsın
buyurmuş doktor ama daha bi müddet buralardaymışım. Herkese tekrar haber
salındı Çarşambadan beri kutluyoruz yeni hayatımı.
Bütün bu yaşadıklarımdan çok
farklı sonuçlar çıkarmamı bekliyo herkes farkındayım, yeni bi hayat, kendime
biraz daha dikkat ama işte insan lönk diye değişmiyo o yüzden üzgünüm ama bana
bu hikayeden sonuç olarak iki şey kaldı:
Birincisi bi dostumun kurduğu cümle “ Verystone böylesi
dramlar hep büyük mutluluklardan sonra yaşanır korkma sen daha hiiç mutlu
olmadın” gerçeği. İkincisi ve aslında hikayenin kendi adıma özü; Ömrümü çürüten
bu hastalık hallerim falan değil benim, kansızlık falan hikaye bazı insanların
yokluğuna tepki veriyo vücudum her hücresiyle.
***Okurken dinlenilesi şarkı için bknz: http://www.youtube.com/watch?v=H2fInJ1T7OI