Merhaba Baba,
Falcıların babanla derdin ne, psikiyatristlerin terketme güdün babandan hediye dediği yerden yazıyorum bu satırları san. Artık kızgın değilim sana., üstelik suçlamıyorum da. Anlamaya çalışıyorum sadece. Çok korktum senden sonra. Çok okudum, çok dinledim en büyük korkum psikiyatristlerin en sevdiği o havalı isimli babasız kız sendromlarından birine yakalanmaktı yakalanmadım. Veya ben öyle sandım. Belki bilim dünyasını şaşırtacak bi şekilde gidişinin intikamını kendimden aldım.
Biliyo musun baba, ben mesela hayatıma aldığım hiç bi adam sana benzemiyo sandım. Hatta bunun için şartları zorladım da. Seninle hiç ortak noktaları olmasın diye kastım ama anladım ki temelde hepsinin seninle çok önemli bi ortak noktası vardı. Ben hep beni sevmeyen adamlara aşık oldum. Dışarda anlatsalar benle çok gurur duyacakları ama beni sevmeyen adamlar...Senden öğrendiğim en temel şeydi sevilmemek, avuntum da hazırdı "Babam bile sevmedi" o yüzden koymadı. Üstelik baba kız ilişkisini travmatik olaylarla anan biri için çok güzel sevmeyi başardım. Bak mesela sevdiğim insanın tırnağı taşa değmesin diye bile uğraştım, senin gibi "Bana da bi şey olabilir" cümlesini hiç kurmadım. Benden bi şey istediğinde, hoş benden istemesine bile gerek yok bi şey istediğinden bahsettiğinde hiç "İki tane alırım" yapmadım. Alabileceğim bi şeyse kendimce sürprizler yaptım. Suratımı asmadım mesela, assam da uzatamadım, kıyamadım. Ben hiç birini karşımda ağlatmadım, ağlasaydı da "Benimle tartışmaya devam edeceksen git yüzünü yıka da gel" cümlesini kuramazdım. Senin o beni sevmemelerinin intikamını ben kendimden çok severek aldım. Hani ben senin o her şeyini kendi yapan kızındım ya canımı acıtmayı da kimseye bırakmadım kendi canımı kendim acıttım. Seni özlemelerin yerine bir gün görmesem özlerim dediklerimi beni hiç özlemediklerini bilerek koymaya çalıştım. O uzun ayrılık yıllarında -tek iletişim yöntemimizin mektup olduğu o hiç bitmeyen 7 yıl- belki sana yazmadım ama sevdiğim adama iki günlük ayrılıklarda cevap verilmeyecek kartpostallar yazdım.
Velhasıl doldurmaya çalıştım boşluğunu kendimce. Yerine koyamadıklarım var bir de en çok canım acıdığında sabahları sırtına yattığım zamanları andım, kendimi o anların hayalinde sakladım. Sonra gittim kendime vişne likörlü çikolatalar aldım. Sen almışsın ben yine o kimseyi takmayan, kimseden korkmayan, kimse için hırpalanmayan kızmışım gibi hayal ettim kendimi olamadım.
Neyse Baba! Çok uzattım, çoktan dağılmıştır dikkatin. Elin gitmiştir bıyıklarına. Korkmazsın biliyorum. Ama yine de söylemek istiyorum. Korkma, canım her seferinde yansa da bi şikayetim yok aslında. Bi şekilde düşüyorum, kalkıyorum, yeniden başlıyorum ama senin hiç yapamadığın bir şeyi yapıp birini çok ama çok sevebiliyorum.
Hoşçakal!
***Okurken dinlenilesi şarkı için bknz:https://www.youtube.com/watch?v=5Eazl3wedQE