1 Ağustos 2012 Çarşamba

Ben Aşıkken Çakalım!

Dünden devam...
      Hayatımın aşkını bulduğumu sandığım dönemlerde (daha 1 aylık sevgiliyken) ben yaşadığımız o minnacık şehre hiç yakışmayan bi hatundum. Tabi rahatım karışan kimse yok. Kendi kendime anlamsız bi tarz belirlemiştim. Nerden bulduğumu hatırlamadığım bi kamuflaj pantolonu, üzerine siyah bi t-short ve ülkücü bi ailenin kızında hiç olmaması gereken Che şapkasıyla sokaklarda gezip dikkat çekmenin tadını çıkarırdım. Gel gelelim sevdiceğimin benim bu tarz halime uymakla uzaktan yakından alakası yoktu. Çocuk abilerle takılan, abi evlerinde yatıp kalkan, ailesinin akrabaları dışında kimseyle görüşmediği bi ortamda büyümüş mazbut bi ailenin efendi çocuğu.
      Birinci ayın sonunda abilerin bizim ilişkimizden haberi oldu. Sonradan öğrendiğime göre abi konseyi kurulmuş benim çocuğa ayrılıcaksın o kızdan baskısı yapılmaya başlanmış. Ben tabi çocukta hafiften bi kıvranma durumunu sezdim ama konduramıyorum.  Bi gece konuşurken bu yarın dersaneye geleyim konuşmamız lazım dedi. (Konuşmamız lazım ilişkilerde kritik bi cümledir, duyunca kaçmak lazım). Telefonda hiiç üstüne gitmedim tamam dedim. Tatlı tatlı kapattık telefonu. Oturdum çocuğa tamamı aşk nameleriyle dolu bi mektup döşendim hemen. Aman ben sensiz naparım, nasıl yaşarım, sen benim hayatımsın bıdı bıdı... Sabah dersane saatinde kalktım, üst komşunun kızıyla gidiyoruz dersaneye kız kapıyı çaldı ben hastayım gelemiycem sen bu mektubu benimkine verir misin deyip verdim kendimi tekrar uykuya. Aradan bi kaç saat geçti pat benimkinden mesaj:
-Çok seviyorum seni, ben de sensiz yapamam.
      Arkasından aradı tüm hikayeyi anlattı, ayrılmak istediğimi söyleyecektim. Ama mektubu görünce yapamayacağımı anladım. Ne olursa olsun kıvamında bi konuşma. Tabi ben salak mektup etkili oldu ya hemen gaza geldim bende sana yazılmış bi sürü mektup var o şekilde. Geceleri oturup sen uyuduktan sonra senle konuşur gibi sana mektup yazıyorum yalanını patlattım. Ve tabii beklenen oldu çocuk hepsini okumak istiyorum dedi. Elimde bi tane bile mektup yok. Çocuk uyuyo arkasından ben hemen uyuyorum. Ama yiğitliğe leke sürdürmemek gerek tamam Pazartesi getiririm okursun dedim.  Oturdum Pazar sabahtan kapandım odama Anneciim ben ders çalışıyorum zannederken arka arkaya tam 7 tane mektup yazdım.  Yazıyorum, okuyorum aynı şeyler olmasın diye dönüp dönüp mektuplara bakıyorum. Yazacak çok bi şey de yok, daha biz çıkmaya başlayalı 1 ay olmuş. Bunun 15 günü görüşmemişiz  hazır SMSleri birbirimize yollamakla geçmiş.  Kalan 15 günde ne yaşandıysa aşkından ölecek kıvamda yazdım. Pazartesi sabah bindim servise verdim mektupları benimkine ben yokken oku dedim. Sorsa ne yazdım onu bile bilmiyorum.
       Akşam aradı bu beni yine. Çok güzel yazmışsın ama sanki aradan hiç zaman geçmemiş gibi, arka arkaya yazılmış gibi diye. Yok hayatım olur mu öyle şey, yazmadan hep bi önceki günü okuyorum dünden bugüne daha ne kadar sevdiğimi görüyorum diye salladım. Garibim az saf bi çocuktu galiba yedi bi de üstüne çook etkilendi. Benim için önce abilerle sonra ailesiyle, arkadaşlarıyla baya bi mücadele de etti. Biz bi kaç ay daha çoook mutlu ve çook aşık olduk.

      Stratejilerimi aptal kız dergilerinden alıyorum diyorum ya yalan, ben aşıkken çakal oluyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder