Başlık tanıyan herkese hade len! dedirtse de çok sağlam dayanaklarım var.
Bundan 12 yıl önceydi. Lise sona geçtiğim yıl. Yaşadığım kurak iklimin can alıcı minik şehrinde o güne kadar babamın namından dolayı (yoo çirkin diildim, babamdan korkuyolardı) yanıma kimse yanaşamaz, arkadaşlarım çılgınlar gibi çıkma teklifleri alırken ben eblek eblek ortalarda dolanırdım. Aslında gözüme kestirdiğim çocuklar oluyodu, olayın farkındaydım ama hatun dediğin erkeğe yanaşmaza inandığım yıllar olduğu için salak salak cesaretini toplayıp bana çıkma teklif edicek şanslı çocuğu beklerken ,çok yakınımda, okul servisinde çıktı çocuk karşıma.
Servis arkadaşı olduğumuz için kaynaşmak çok problem olmadı. Arka beşlide takılan bi gruptu bunlar, hemen önlerinde de ben oturduğum için ilk önce klasik sataşmalarla başladı hikayemiz. Ama çocuk çok dertliydi aşık olduğu bi kız vardı ve şans yüzüme güldü kız başka biriyle çıkmaya başladı. Ben tabi fırsattan istifade iyi arkadaş numarası, dert dinleyen dost ayağıyla iyice yaklaştım çocuğa. Sabah 45 dakika, akşam 45 dakika yol boyunca ayrılmaz ikili olup çıktık. Çocuk beni dert ortağı görüyo, ben zaten adım atamıyorum derken bi cuma gecesi nerden estiyse bi mesaj yazdım çocuğa:(Hala hatırlıyorum ben küçükken fena halde kıroymuşum bu arada)
-Gecenin karanlığında veya sabahın ilk ışıklarında bedenimle olmasa bile ruhumla hep yanındayım unutma!
Ve tataaa bu kadar salakça bi mesaj olmasına rağmen çocuk atladı. Biz başladık mesajlaşmaya sabaha kadar birbirimize bi dolu sms attık. Sabah hiçbişey yokmuş gibi ben dersaneye gittim baktım mesajlar gelmeye devam ediyo o günü ve geceyi de mesajlaşarak geçirdik ve çıkmaya başladık. Tüm haftasonunu nerdeyse hiç uyumadan ve sürekli mesajlaşarak geçirmiş biri olarak Pazartesi yorgun, mutlu ve aşık olarak gittim servise veee çocuğa günaydın bile demedim. Yüzüne bile bakmadan gittim okula. Tüm gün mesajlar yazdım akşam yine aynı hareket. Bi haftayı ç
ocuğun yüzüne bakmadan sadece mesaj yazarak tamamladıktan sonra çocuk en yakın arkadaşımın yanına gelip Verystone beni istemiyo galiba yüzüme bile bakmıyo dedi. Yok aslında çocuk için ölüyorum ama yüzyüze gelince ebleğe bağlıycam, kızarıcam, bozarıcam biliyorum o yüzden kaçıyorum da diyemiyorum. Kıvırdım ben. Bu arada çocuk aradığında telefonlarını da açmıyorum
konuşmaya utanıyorum çünkü. 15 günü 5.000 smsle tamamladıktan sonra baktım olmıcak kontöre de para yetmiyo (En son babamın yemekhane için verdiği parayı da kontöre yatırmıştım) bi okul çıkışı gittim arka beşli cam kenarına oturdum. O rahat tavırlı servis eğlencesi kız olarak oturamadım tabi, terden sırılsıklam kıpkırmızı bi hatun olarak yerleştim servise. Gelen herkes hikayenin farkındaydı sanırım kimse de gelip oturmadı yanıma sonra bi baktım benimki bindi servise çocuğun yüzü ışıldadı oturdu yanıma. Sesim tüm kalınlığına rağmen kedi gibi çıktığından hal hatır sormak dışında bişey de yapamadım. Beni çabuk çözmüştü çocuk. Servisi bi marketin önünde durdurdu indi bi geldi elinde fıstıklı çikolata. Benim dilim çözüldü çikolatayı görünce (çok romantik de gelmişti) bi rahatladım bi huzura erdim. Kurtulduk yüzyüze konuşamama geriliminden. Attım utangaçlığı kısmen, aşık, mutlu ve konuşkan bi kız olup çıktım.
Sosyal medyada iyiyim ama iş yüzyüze gelince ebleğim ya aşıkken utangaçım ben ondan!
Okurken dinlenilesi şakı için bakınız :http://www.youtube.com/watch?v=TZNVEV_x4VU